Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
live on
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
(a) yaşamaya devam etmek, (b) … ile yaşamak/geçinmek/beslenmek.
to live on fruit/vegetables
: meyve/sebze
DEVAMINI OKU
ile beslenmek.
live on the rent from one's property
: emlâkinin kirası ile geçinmek.
live on someone
: birisinin sırtından geçinmek.
GİZLE
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
English Turkish Phrases
live on one's capital
sermayeden yemek
live on one's capital
sermayesi ile yaşamak
Verb
live on one's income
geçim için gelirin tümünü harcamak
Verb
live on one's name
kendi yağıyla kavrulmak
Verb
live on one's own
kendi başına yaşamak
Verb
live on one's private means
kendi servetinden geçinmek
Verb
+52
live on one's purchase
kârlı işi olmak
Verb
live on one's relations
akrabalarından geçinmek
Verb
live on one's reputation
itibarı sayesinde geçinmek
Verb
live on one's salary
maaşıyla geçinmek
Verb
live on one's savings
tasarruflarıyla geçinmek
Verb
live on one's wife
karısıyla geçinmek
Verb
live on one's wife's income
karısının parasıyla yaşamak
Verb
live on one's wits
açıkgözlükle geçimini sağlamak
Verb
live on the interest and keep one's capital intact
ana paraya dokunmadan faiziyle geçinmek
Verb
live on the interest received from one's capital
sermayesinin getirdiği faiz ile yaşamak
Verb
to live on one's saving savings volume
tasarrufla geçinmek tasarruf hacmi
earn enough to live on
geçinecek kadar kazanmak
Verb
have enough to live on
geçinecek kadar imkânları olmak
Verb
live on 5000 dollar a year
yılda 5 bin dolarla geçinmek
Verb
live on a busy street
işlek cadde üzerinde oturmak
Verb
live on a busy street
cadde üzerinde oturmak
Verb
live on a large scale
bol keseden yaşamak
Verb
live on a large scale
har vurup harman savurarak yaşamak
Verb
live on a pension
emekli aylığı ile geçinmek
Verb
live on a small salary
ufak bir maaşla geçinmek
Verb
live on a small salary
küçük bir maaşla geçinmek
Verb
live on air
hava ile yaşamak
Verb
live on alms
sadaka ile yaşamak
Verb
live on borrowed time
ömrü kalmamış olmak
Verb
live on borrowed time
ölmüş olması gerekirken hâlâ yaşamak
Verb
live on bread and water
ekmek ve su ile yaşamak
Verb
live on cash earnings
kazandığını yemek
live on charity
yardımla yaşamak
Verb
live on charity
ianeyle yaşamak
Verb
live on little money
az parayla geçinmek
Verb
live on main street
ana caddede oturmak
Verb
live on national assistance
(Br) sosyal yardımla geçinmek
Verb
live on prior means
servetinden yemek
live on private means
kendi geliriyle geçinmek
Verb
live on somebody's income
birinin cebinden geçinmek
Verb
live on someone else
birinden geçinmek
Verb
live on the fat of the land
her şeyin iyisi ile geçinmek
Verb
live on the first floor
birinci katta oturmak
Verb
live on the fringe of society
toplumdışı bir hayat sürmek
Verb
live on the frontier
sınıra yakın yerde yaşamak
Verb
live on the ground floor
zemin katta yaşamak
Verb
live on the island
adada oturmak
Verb
live on tick
veresiye yaşamak
Verb
to live on national assistance
sosyal yardımla geçinmek
Verb
to live on someone else
haraç çı yemek (argo)
Verb
live (on
geçinmek
Verb
live by/on one's wits
dalavere ile/kurnazlıkla para kazanmak, (ticarette) alavere dalavere yapmak.
live high on the hog
para içinde yüzmek
Verb
live high on the hog
bolluk içinde yaşamak
Verb
live within a few seconds run on the station
istasyona birkaç saniye mesafede oturmak
Verb
live/eat high on the hog
hali vakti yerinde/refah içinde olmak, ferah fahur geçinmek, yeyip içip keyfine bakmak.
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun
E-Posta
*
Mesaj
Gönder